Büyüyen Aile Şirketleri [19.4.2010]
BÜYÜYEN AİLE ŞİRKETLERİ
Ülkemizde köklü denilebilecek en uzun ömürlü aile şirketleri 4. kuşağın idaresinde. Yani kurucusunun üzerinden ancak birkaç nesil geçmiş. Hacı Bekir Şekercilik, Kurukahveci Mehmet Efendi, Vefa Bozacısı Türkiye’nin en yaşlı 3 aile şirketini oluşturuyor. Bu işletmelerin sahiplerinin hakkını yememek lazım. Çok çalışmış ve zorlu dönemeçleri atlatmışlar. Onlar kadar olmasa bile 3. kuşağa geçebilmiş Türk işletmelerine kolay kolay rastlayamıyoruz.
Burada olaya geniş bir açıdan bakmanın büyük önemi var. Türk işletmeleri neden uzun yaşamıyor derken sadece yönetimsel beceriksizliği vurgulamak çok doğru değil. Bir kere Osmanlı döneminde ticaretin ağırlıklı olarak azınlıklarda toplanması ve Türklerin büyük bir kısmının tarım ve el sanatları ile uğraşması Türk işletmelerinin sayısını etkileyen bir unsurdur. Bunun yanısıra büyük savaşlarda oluşan kayıplarımız arasında aile şirketi olanlar da muhakkak vardı. Belki babasının işlettiği dükkanı devralacak bir evlat belki de dükkanını kapatıp savaşa giden bir esnaf bu toprakları savunmak için şehit oldu. Bu sebepleri kesin bir belgeye dayandıramayız. Fakat bu ihtimalleri gözardı etmemiz de yanlış olur.
Bugüne varabilmiş aile şirketlerinin sayısı üzerinde uzun uzun durmak yerine artık bundan sonra Türk işletmelerini nasıl uzun ömürlü kılar ve büyüme potansiyellerini harekete geçiririz diye düşünmeliyiz. Zira en uzun ömürlü dediğimiz şirketlerin bile ne kadar büyüyebildikleri ortadadır. Varılması gereken nokta sadece şirketin ömrünü uzatmak değil onların gelişimini de sağlamak olmalıdır. Cumhuriyetten sonra kurulmuş aile şirketleri olarak bugünkü Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi gruplara baktığımızda daha 3. kuşağa tam olarak geçilmemiş olduğunu görüyoruz. 500 Yıllık bir işletme olsanız bile önemli olan sadece uzun ömürlü bir şirket yaratabilmek değildir.
Şirketin devamlılığı için gerekli çalışmalar yapılırken, patronların da işletmenin ufkunu görebilmelerine için uygun yapı oluşturmalıdır. Patronlar artık sahada çarpışmaktansa komutan olarak geleceği tahmin etmeli, stratejileri ile işletmenin gelişmesine yön vermelidir.
500 Yıllık bir işletme olarak hala küçücük bir dükkanda hizmet veriyorsanız burada bir sorun var. Böyle bir şirket ancak sembol olabilir. Ülkeye katkısı ise ne yazık ki yok denecek kadar azdır. İşte bu sebepten ötürü işletmelerimiz ömürlerini uzatmaya çalışırken bir yandan da verimliliklerini, etkinliklerini artırmalı, değişimle gelen fırsatları değerlendirmeli, etkin bir yönetim sergileyerek kabından taşmalıdır. İşletme sahipleri kurumsallaşmayı sadece şirketleri çok yaşasın diye düşünmemelidir. Amaç yerinde sayan uzun ömürlü bir şirket değil, değişimlere ayak uydurabilen, gelişime ve büyümeye açık, fırsatları iyi gözlemleyen uzun ömürlü şirketler olmalıdır.
Ülkemizde kısa vadede önemli başarılara imza atmış ve gerçekten çok hızlı bir büyüme trendine girmiş işletmeler de mevcut. Bu işletmelerin sahipleri unutmamalıdır ki, işler her zaman istenildiği gibi gitmeyebilir. Mevcutla yetinen işletmeler bir süre sonra gerilemeye mahkumdur. Finansal açıdan erişilen büyüklük, işletmenin çok yaşayacağı yada kurumsal olduğu anlamına da gelmemektedir. Bu parasal güç şirketin 7 neslini yaşatır diye düşünmeden önce şirketin yönetim altyapısının sağlam temeller üzerine oturtulması zaruridir. Zamanında çok popüler olan ve çok büyük maddi güce sahip şirketlerin piyasadan silinişini ve yokoluşlarını ibret almak gerekmektedir. Çoğunun yokoluşlarının temelinde, kurumsal bir yapıya sahip olunmaması, strateji ve vizyon yoksunluğu yatmaktadır. Bugün ne yapsanız satabilir fakat yarın koşullar değiştiğinde bu değişime adapte olmak için çok geç kalmış olabilirsiniz.
Kurumsallaşma çalışmalarına ciddi olarak başlama isteğinde olan ve desteğe ihtiyacı olan işletmeler ise genellikle 30 üzerinde çalışana sahip işletmeler olmaktadır. İş hacminin artması ile iş süreçlerinin çoğalması, istihdamın artması ile çalışanların idaresinin güçleşmesi, yaygın akrabalık ilişkileri ile aile içinden şirket yönetimine müdahalelerin artması işletmelere kurumsallaşma zorunluluğunu hissettirmektedir. Şirket ve aile kültürünü oluşturarak birbiriyle etkileşimlerini sağlamak kurumsallaşmada amaçlanan en önemli konulardan biridir. İşletme ve aile kurumsallaştırıldıktan sonra şirket sahiplerinin geleceği planlayabilmek için daha fazla zaman bulabilecekleri muhakkaktır. En azından bu ölçekteki şirketlerin artık kurumsallaşma yoluna çıkarak, onları iç piyasanın esaretinden kurtaracak, dünyayı koca bir pasta olarak görebilecekleri stratejiler üzerine kafa yormaları, vizyonlarını geliştirmeleri gerekmektedir
Kılınç Orhan Erdemir
erdemir@etikadanismanlik.com
Kaynak : kobitek.com